Salgın ve Hastalıklarda Uluslararası İş Birliği (20.03.2020)

Dr. Burak Sakal koronavirüs salgınını uluslararası iş birliği bağlamında değerle...

 

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve Avrupa’da hızla yayıldıktan sonra Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın (pandemi) olarak tanımlanan koronavirüs (Covid-19) salgını, uluslararası kuruluşların küresel kriz koşullarındaki önemini açık şekilde ortaya çıkardı. Dünya Sağlık Örgütü, hızla yayılan Covid-19 salgını sırasında küresel kamuoyunu çeşitli kanallardan sürekli olarak bilgilendiriyor, salgına hazırlıklı olunması için gerekli tedbirleri açıklıyor, salgınla ilgili güncel verileri paylaşıyor ve salgın sırasında yapılan testlerin önemini vurguluyor.

 

 

Ülkemizin de üyesi olduğu Dünya Sağlık Örgütüne günümüzde 194 ülke üye durumunda. Dünya Sağlık Örgütünün bu düzeyde etkili bir uluslararası örgüt haline gelmesi ise uzun bir gelişim sürecini ihtiva ediyor. Sağlık alanında uluslararası iş birliği çabaları 19. yüzyılın ortalarına kadar dayanıyor. Osmanlı ve Rusya İmparatorlukları arasında 1854 yılında başlayan ve Britanya İmparatorluğunun dahli ile yayılan Kırım Harbi (1854-1856) sırasında, modern hemşireliğin kurucusu sayılan Florence Nightingale İngiltere’den Türkiye’ye, Üsküdar’da bulunan Selimiye Kışlası’na gelmişti. Kırım Harbi sırasında Mary Seacole ve Elizabeth Davis de yaralı askerlerin tedavilerinde yardımcı olmuştu. Nightingale ve diğer hemşireler savaşta yaralanan askerlerin savaş yaralarından ziyade tifüs, kolera ve dizanteri gibi salgın hastalıklardan dolayı hayatlarını kaybettiklerine şahit olmuşlardı. Nightingale veya askerler arasında yaygınlaşan lakabı ile “Lambalı Kadın” kanalizasyonların temizlenmesi ve yaralıların bulunduğu ortamın havalandırılmasının sağlanması gibi aldırdığı basit önlemlerle çok sayıda askerin hayatının kurtulmasında etkili olmuştu (1).

 

On dokuzuncu yüzyılın ortasında Avrupa’da etkili olan kolera, veba ve sarı humma salgınları Kırım Harbi’nden sonraki yıllarda da uluslararası iş birliğini zorunlu kılmıştı. İlk defa Fransa hükumetinin inisiyatifi ile Paris’te toplanan Uluslararası Sağlık Konferansları, ilk toplandığı 1851 yılından 1938’e kadar farklı tarihlerde ve şehirlerde 14 defa daha toplanacaktı. Bu konferansların üçüncüsü, 13 Şubat 1866 tarihinde İstanbul’da toplanmış, bu konferansta tüm Avrupa’da etkili olan kolera salgının sebepleri ve yayılmasının önlenmesine yönelik önlemler tartışılmıştı. Bu önlemler içinde, koleranın Avrupa’ya yayılmasına sebep olduğu düşünülen Arap yarımadasına giden hacılara Akdeniz limanları üzerinden deniz seyahati kısıtlaması getirilmesi gibi uygulamalar bulunmaktaydı (2).

 

Savaşlar başta olmak üzere büyük küresel felaketlerin ardından, diplomasi ve uluslararası iş birliği çabaları, tarih boyunca sıklıkla gündeme gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından oluşturulan Birleşmiş Milletler’in kurulduğu 1945 yılında, Dünya Sağlık Örgütünün kurulmasına yönelik tartışmalar, savaş sonrası yıllarda ilk gündeme gelen konulardan biri olmuştu. Kuruluş çalışmaları üç yıl kadar süren Dünya Sağlık Örgütü, 7 Nisan 1948’de resmen faaliyete geçti. Günümüzde 149 ülkede ofisi olan ve 7.000 çalışanı bulunan Dünya Sağlık Örgütüne, Birleşmiş Milletler’e üye olan tüm ülkeler üye olabilmektedir (3).

 

Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi 1959 yılında Ankara’da kuruldu. Örgütün Türkiye Ofisi, sağlık sistemleri, acil tıp, salgın, yaralanma ve toplum sağlığı uzmanlarından oluşan 25 kişilik bir ekipten oluşuyor ve dünyada sağlık alanında yürütülen iş birliği çabalarına önemli katkı sunuyor (4).

 

 

 

(1) https://www.nationalarchives.gov.uk/education/resources/florence-nightingale/

(2) https://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/62873/14549_eng.pdf;jsessionid=510EDAC5F410DEDB5FA96B42539FCD52?sequence=1

(3) https://www.who.int/about

(4) https://www.who.int/countries/tur/en/